RADYOMUZ YAYINDA !
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RADYOMUZ YAYINDA !

Duygularınızı Paylaşabileceğiniz Nezih Bir Ortam
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Hıristiyan ve musevilerden ibret almak

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
Admin
admin
admin
Admin


Erkek
Yaş : 51 Kayıt tarihi : 28/12/08 Mesaj Sayısı : 340 Nerden :

Hıristiyan ve musevilerden ibret almak Vide
MesajKonu: Hıristiyan ve musevilerden ibret almak Hıristiyan ve musevilerden ibret almak EmptyPtsi Ocak 26, 2009 11:20 pm

Kuran’da, geçmiş toplulukların hataları ibret almamız için anlatılır.
Bu topluluklardan günümüzde de varlığını sürdüren Hıristiyanlık ve
Museviliği ele alırsak, içine düşülen hatalardaki benzerliği hemen
kavrayabiliriz. Bu ortak temel hatalar; Peygamber ve din adamlarını
putlaştırma, Allah’ın kitabı dışında kitaplar oluşturma, Allah’ın
dinini mezheplere bölmektir.

Papazların, mezheplerin dini adına matbaaya ve halkların kendi
dillerinde ibadet etmelerine karşı çıkmaları, Hıristiyanlık’ta din
adına yapılan yobazlığa örnektir: “Matbaanın bulunmasıyla kitap
yayınlarının çoğaldığı ve eğitim- öğretimin geliştiği doğrudur, fakat
aynı zamanda fikir ve görüş ayrılıklarının oluştuğu da bir gerçektir.
Bunun sonucu olarak insanlar Kilise’nin yerleştirdiği iman ve akideler
konusunda düşünmeye ve sorular sormaya başlamışlardır. Din kitaplarını
okuyor, anlıyor ve kendi anladıkları dilde ibadet ediyorlar. Bu nedenle
kendi kendilerine din adamlarına artık gerek bulunup bulunmadığı
sorusunu sormaları söz konusudur. Eğer herkes kendi bildiği dilde ve
kendi anladığı şekilde Tanrı’ya ibadet etmeye kalkışacak olursa...
Böyle bir durum bizim mensup bulunduğumuz din adamları sınıfının çok
zararına olur. Din esaslarının, din adamlarının dışında hiç kimse
tarafından bilinmemesi koşul olmalıdır.” (Bakınız İlhan Arsel –
Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları: Din Adamları sayfa 18)
Hıristiyanlık’ta bilimsel gelişimin önünü tıkayan ve geciktiren,
mezheplerin savaşlarıyla ortalığı kan gölüne çeviren papazların
hegemonyası kaybolur diye matbaaya, kendi dilinde ibadete karşı çıkan,
aforoz, endülüjans, engizisyon gibi kurumlarıyla halka kan kusturan,
kulların affedilme yetkisinin bile kendisinde olduğunu iddia eden hep
kilise olmuştur.

Enam Suresi 154, Araf Suresi 145. ayetlerde Tevrat’ın da aynı Kuran
gibi detaylandırıldığını görüyoruz. Oysa Yahudiler ellerinde detaylı
bir şekilde Tevrat dururken ‘Mişna’ (hadis, söz) ve ‘Gamara’ (sünnet,
pratik) başlıklarıyla kutsala fatura edilmiş rivayetlerle dinlerine
ilaveler yapmışlardır. Görüldüğü gibi Yahudi yobazlığının kendi
dinlerini bozarken kullandığı başlıklar bile dinimizin mezhepçileriyle
örtüşmektedir. Oysa Yahudiler’e dinleri Tevrat’ta detaylı olarak
açıklanmıştır. Kuran’ın izahına göre Yahudiler Tevrat’ta, Hıristiyanlar
İncil’de hükümlerini bulurlar.

Biz indirdik Tevrat’ı Biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var.
Teslim olmuş Peygamberler Yahudiler’e onunla hükmederler. Kendini
Rabb’e adayanlarla, ilimde derinleşmiş olanlar da Allah’ın kitabını
korumakla görevli olduklarından ....

5- Maide Suresi 44

İncil ehli Allah’ın onda indirdikleriyle hükmetsinler. Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapkınlardır.

5-Maide Suresi 47
HIRİSTİYANLIKTAKİ BABA-OĞUL MESELESİ

Dinimizin bağlıları Hıristiyanlar’ın ve Museviler’in sapmalarını çok
iyi tespit eder ve çok mantıklı eleştirirler. Ne yazık ki bu eleştiriyi
yapanların birçoğu Kuran dışı dini kaynaklara tabi olmuşlar veya
mezheplerin hegemonyasına girmişlerdir. Hıristiyanlıktaki en büyük
sapma olan Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu sapmasını ele alalım.
Bugünkü bilinen en eski İncil bile Latince’ye çeviridir. Hz. İsa’ya
indiği dilde bir İncil elde mevcut değildir. Orjinalinde ne olduğunu
bilmediğimiz kelimeler Latince’ye “Baba” ve “Oğul” şeklinde
çevrilmiştir. Fakat bu Latince tercümelerde bile “Oğul” kelimesi sadece
Hz. İsa için değil, Allah’ın tüm sevgili kulları için kullanılır. Aynı
şekilde Baba kelimesi de sırf Hz. İsa’nın Baba’sı manasında değil tüm
kulların Baba’sı manasında kullanılır.

Siz göklerde olan Babanızın Oğulları olasınız.

İncil- Matta 5,45

... Benim Babamın ve sizin Babanızın, benim Allah’ımın ve sizin Allah’ınızın yanına çıkıyorum.

İncil- Yuhanna 20,17

Yani mevcut İncil’i şu andaki tercümesiyle eline alan bir kişi bile şu
andaki anlatımıyla Allah’ın oğlu tanrı İsa’yı İncil’de bulamaz. Çünkü
bu tabirin tüm insanlar için kullanılması, bu kavramın mecaz bir kavram
olduğunu gösterir. Bizim tahminimize göre İncil’in orijinalinde kul
manasına yakın bir kelime “oğul”, Yaratıcı manasına yakın bir kelime de
“baba” diye çevrilmiştir. Fakat her şeye rağmen İncil’in heryerinde bu
kelime bu tarzda çevrildiği için, kelimenin tüm insanlık için
kullanılmış olmasından, ne manayı kastettiği anlaşılabilir. Günümüzdeki
İncil çevirilerini incelemek bile tercümelerle Hıristiyanlıkta ne kadar
tahrifat yapılabildiği hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.

35- İsa kovulmasını haber alır almaz onu aradı ve ona sordu, İNSANOĞLU’na inanıyor musunuz?

Yeni Amerikan İncil- Yuhanna 9,35

35- İsa kovulduğunu duydu ve onu bulunca şöyle dedi: İNSANOĞLU’na inanıyor musunuz?

Yeni Uluslararası İncil- Yuhanna 9,35K

35- İsa ne olduğunu duyunca adamı buldu ve ona: “MESİH’e inanıyor musunuz?” dedi.

Yaşayan İncil- Yuhanna 9,35

35- İsa kovulduğunu duydu ve onu bulunca şöyle dedi: TANRININ OĞLU’na inanıyor musunuz?

Kral James İncil’i- Yuhanna 9,35

4. tercümedeki Kral James İncil’inde ilk iki İncil’deki insanoğlu
lafzının nasıl Tanrı oğlu lafzına çevrildiğine dikkat edin. Ayrıca bu
Baba ve Oğul lafızlarının kullanımında saptırma olduğu Matta’nın şu
bölümünden de anlaşılabilir:

Yeryüzündeki kimseyi Babanız diye çağırmayın, zira babanız birdir, semavi Babadır.

İncil- Matta 23,9
BAŞ SORUMLU KİLİSE

Görüldüğü gibi tercümede yeryüzündeki kimseyi Babanız diye çağırmayın
deniyor. Oysa “Baba” herkesin biyolojik kan bağı olan babasını
çağırdığı isimdir. Hiçbir zaman Allah’ın çağrıldığı bir isim değildir.
Burada da kanaatimiz Baba diye tercüme edilen kelimenin orjinalinin
Allah’a mahsus yaratıcı veya benzeri bir kelime olduğu fakat
tercümelerle bu kelimenin günümüzdeki “Baba” kelimesi şeklinde
kaldığıdır. Fakat yine de tercümeler ikinci dereceden suçludur. Çünkü
bu kelimelerin tüm insanlar için kullanıldığını gören objektif
değerlendirici, bu kelimelerin mecazi bir kelime olduğu kanaatine
varırdı. Bugünkü Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yorumcuları bu
kelimelerin tüm insanlar için mecazi manada, Hz. İsa için ise gerçek
manasında kullanıldığını söylemişlerdir. Yani bugünkü Hz. İsa’nın oğul
Tanrı ilan edilmesindeki asıl suçlu Katoliklik, Ortodoksluk tipi
mezhepler ve onların kurumu olan kilisedir. Kilisenin yorumundan ibaret
olan bu yaklaşımlara, dini sadece mevcut İncil’lerden öğrenmeye çalışan
Hıristiyanlarca varılmayacağı kanısındayız. Yıllarca insanlar
Hıristiyanlığı kilise kurumunun anlatımlarıyla öğrendiler. Dinimiz
Hanefi, Şafi gibi Sunni ve diğer Şii mezheplerin anlatımlarıyla nasıl
dejenere olmuşsa, Hıristiyanlık da Katolik ve Ortodoks mezheplerin
hegemonyasıyla dejenere olmuştur. Hıristiyanlık için durum daha da
zordur. Çünkü mevcut İncil’lerin orijinali yoktur. Oysa Kuran’ın
orijinali elde mevcut olduğu için Kuran’a gidip de ilaveleri ve
eksiltmeleri düzeltmek; gerçek dinle, uydurulan dini ayırt etmek gayet
kolaydır.

Tüm bu dejenerasyonlardaki metotları incelediğimizde; Hıristiyanlar’ın
kendi mezhepleriyle dejenerasyonunun, dinimizin mezhepler eliyle
dejenerasyonuna benzerliğini saptayabiliriz. Mevcut İncil (tercümelerle
saptırmalara rağmen) bir kenara bırakılmış ve kilise kendi yorumunu
İncil’in üstüne çıkartmıştır. Kilisenin burada rahipler topluluğu
olduğunu unutmayalım. Hz. İsa’nın öldürülmesi için karar alan da Yahudi
haham toplumuydu. Dinimizdeki ilaveleri yapanlar ise dinimizin hadis
imamı, mezhep imamı adlı din adamı topluluklarıdır. Biz Hz. İsa’yı
öldürmek isteyen hahamların sapkınlığını, Hz. İsa’yı aşırı yücelten
Saint Paul gibi papazların sapkınlığını çok iyi anlarız. Ama söz Buhari
gibi uydurma hadis toplayıcılarına veya Şafi gibi mezhep imamlarına
geldi mi onların kutsallığından bir türlü vazgeçmeyiz. Fakat yine de
Hıristiyanlar’ın Saint Paul’den, Museviler’in katliamcı hahamlarını
savunmaktan neden vazgeçemediklerine çok Şafi ırırız. Bir de kendimize
Şafi ıracağımız günler gelebilse! Aslında tarih nüans farklarıyla
tekrarlanmakta, geçmiş kavimlerden alınmayan ibretle
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hazandefteri.yetkinforum.com
Admin
admin
admin
Admin


Erkek
Yaş : 51 Kayıt tarihi : 28/12/08 Mesaj Sayısı : 340 Nerden :

Hıristiyan ve musevilerden ibret almak Vide
MesajKonu: Geri: Hıristiyan ve musevilerden ibret almak Hıristiyan ve musevilerden ibret almak EmptyPtsi Ocak 26, 2009 11:20 pm

DİNE EN BÜYÜK ZARARI SAHTEKAR DİN ADAMLARI VERİYOR

Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Rabler
edindiler. Halbuki hepsi de tek Tanrı’ya kulluk etmekten başka bir
şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka Tanrı yoktur. O bunların ortak
koştukları şeylerden yücedir.

9- Tevbe Suresi 31
HIRİSTİYAN VE MUSEVİLERDEN İBRET ALMAK

Ey iman sahipleri! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu insanların
mallarını haksızlıkla yerler ve Allah yolundan da geri çevirirler.

9-Tevbe Suresi 34

Ne yazık ki birçok Müslüman bu ayetleri masal gibi dinlemektedir.
“Allah bize geçmişteki bu kavimlerin durumunu anlatıyorsa, bunun önemli
bir sebebi bizim de aynı yanlışı tekrarlayabilecek olmamızdır.”
çıkarımı ne yazık ki düşünülmemektedir. Bugün görüyoruz ki benzer
hatalara düşülmüştür. Nasıl Hıristiyanlar’da papazlar Rab kabul
edildiyse, İslamiyet’te imamlar fetva, içtihad, mezhep görüşü başlıklı
yutturmalarla, dinde olmayan dini hükümleri icat etmişlerdir. Yani din
adamı zümresine, sırf Allah’ın tekelinde olan hüküm koyucu yetkisi
verilmiştir. Nasıl Hıristiyanlar Katolik, Protestan, Ortodoks
rahiplerini, ruhanilerini her şeye rağmen temize çıkartıyor, onların
evliyalık ve üstünlük hikayelerini anlatarak onların Hıristiyanlığı
dejenere etmelerini temize çıkartıyorlarsa, bizim imamlarımız da aynı
evliyalık, üstünlük ... hikayeleriyle temize çıkarılmaktadırlar.
Kilisenin maddi menfaatler için dini nasıl istismar ettiğini ise Güney
Afrika’lı , Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu çok güzel anlatmaktadır:
“Misyonerken Güney Afrika’ya geldiklerinde toprak bizde, İncil
onlardaydı. Sonra bize gözlerimizi kapatalım, dua edelim dediler.
Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı.” Din
adına insanların paralarını haksızlıkla bazı rahipler, hahamlar nasıl
yiyorlarsa, hiç merak etmeyin bizim şeyhler, hocalar, mevlidhanlar
onlardan aşağı kalmamaktadırlar. Tüm bu manzaralarda hem Museviler, hem
Hıristiyanlar, hem de bizim için elbette bir çok ibretler vardır. Bu üç
din de tüm bu mezhepleri ve mezhep önderlerini kenara itmeden dinlerini
gerçek manasıyla kavrayamazlar. Öncelikle tüm mezhep izahları ve tüm
ilave Mişnalar, hadis kitapları, falancanın mektupları çöpe atılıp,
Allah’ın kitapları tek başına masa üstüne konulup çözüme başlanmalıdır.
Kuran’ın orjinali elimizde olduğu için biz bu konuda çok daha rahat
çözüm şansına sahibiz. Fakat Musevi ve Hıristiyanların da aynı metotla
Allah’ın istediği orjinal dine çok daha fazla yaklaşacakları
kanaatindeyiz. Ne yazık ki şu anda din diye anlatılan ne Musevilik’te
Tevrat’tır, ne Hıristiyanlık’ta İncil’dir, ne de bizde Kuran’dır.
Mezhepler ve azizlerin, hahamların kitapları ne acıdır ki Allah’ın
kitaplarının önüne geçmiştir. Bu üç dinin yobazlıklarının temel sebebi
de aynıdır: İnsani olana kutsal kılıfı giydirilmiş ve bunlar gerçek
kutsal olan Allah’ın kitabının yanına ve önüne konmuştur. Dinlerdeki
bir diğer istismar mekanizması da kitapta yazılan açık gerçeklerin
yorumla, kelimelerin manasını kaydırarak gizlenmesi veya
saptırılmasıdır.

Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğüt almak için çağrıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular.

5- Maide Suresi 13

Bunların içlerinden bir grup vardı ki, Allah’ın kelamını işitiyor, onu kavramalarının ardından bile bile tahrif ediyorlardı.

2- Bakara Suresi 75
İNCİL VE TEVRAT’TA PEYGAMBERİMİZE İŞARETLER

Hıristiyan ve Museviler’in kendi dinlerindeki bu tahrifatlarının en
güzel örneği Tevrat ve İncil’de Peygamberimiz’i tarif eden ayetleri
yorum ve tahrifatla değişik şekilde manalandırmaya çalışmalarıdır.
Bugün elimizdeki Tevrat ve İncil’de tespit ettiğimiz muhtemelen
Peygamberimiz’e işaret etmesi muhtemel örnek ayetleri inceleyelim:

Ve bütün milletleri sarsacağım ve bütün milletlerin (Himada’sı) gelecek
ve bu mabedi şanla şereşe dolduracağım der. Orduların Efendisi; benimki
gümüş, benimki altın der. Benim bu son evimin şöhreti, ilkinden daha
yüksek olacak der insanların Efendisi ve bu yerde selam (şalom)
vereceğim der orduların Efendisi.

Tevrat- Haggay 2,7-9

“Himada” kelimesi eski İbranice’de “ hmd” kökünden türemiştir. Kuran-ı
Kerim’de Hz. İsa’nın kavmine ismi Ahmed olan bir Peygamber geleceğini
söylediği anlatılır. “Ahmed” kelimesi “Muhammed” ismiyle aynı kök
yapısına sahiptir. Böylece Hz. İsa’nın kavmine adı “Ahmed” olan bir
Peygamber gelecek demesiyle, adı “övülmüş” manasında olan bir Peygamber
gelecek demiş olduğu ve Peygamberimiz’in adının manasını söylediği de
düşünülebilir. “Ahmed” kelimesi “Himda” kelimesinin değişmeden kalmış
Arapça şeklidir ve aynı manaları içermektedir. Grekçe yazılmış Yuhanna
İncil’inde de klasik Grek diline tamamen yabancı olan “Paracletos” ismi
kullanılmıştır. Aslında “Ahmed, Muhammed” kelimelerinin karşılığı olan
“ şanı yüksek, övülmüş, çok hamdeden” manasına da gelen pekiştirilmiş
şekildeki “Periclytos” kelimesinin Hz. İsa tarafından vazedilen Arami
lisanındaki “Himda” ve “Hemida” kelimesinin Grekçe’ye tercüme edilmiş
şekli olması kuvvetle muhtemeldir. Fakat her halükarda bu kelimenin
manası Peygamberimiz’in ismiyle aynı manadadır. “Şalom” kelimesine
gelince bu kelime de İslam kelimesi ile aynı kök ve manalara sahiptir.
Her Sami dil alimi “ Şalom” ve “ İslam” kelimelerinin “ barış, teslim
olma” manasına gelip aynı kökten türediğini bilir. (Bakın Tevrat ve
İncil’e Göre Hz. Muhammed, Prof. Abdulahad Dâvud)

15- Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi gözetirsiniz.

16. Ben de Baba’ya yalvaracağım ve o size başka bir “Paraklit” gönderecektir.

İncil-Yuhanna 14, 15-16

7- Bununla beraber ben size gerçeği söylüyorum. Benim gitmem sizin için
hayırlıdır. Çünkü ben gitmezsem “Paraklit” size gelmez. Fakat gidersem
O’nu size gönderirim.

8- Ve o geldiği zaman günah, doğruluk ve hüküm konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir.

İncil-Yuhanna 16, 7-8

20- Yahya’nın tanıklığı şöyle oldu, açıkça konuştu, inkar etmedi: “Ben Mesih değilim” diye açıkça konuştu.

21- Onlar da kendisine “Öyleyse sen kimsin? Sen İlyas mısın?” diye sordular. O da: “Değilim” dedi.

“Sen o Peygamber misin?”

Yahya “Hayır” diye cevap verdi.

İncil, Yuhanna 1,20-21

HZ. İSA’DAN SONRA GELİP BİR TEK ALLAH’A ÇAĞIRAN KİM VAR

Görüldüğü gibi İncil’de Hz. İsa’dan sonra gelecek biri sürekli
müjdelenir. Oysa Hz. İsa son Peygamber’dir, bir daha Peygamber
gelmeyecek tarzında bir ifade hiçbir yerde geçmemektedir. Yuhanna
1,20-21’de ise insanların İlya ve İsa dışında bir Peygamber daha
bekledikleri görülüyor. Peki Hz. İsa’dan sonra gelip, insanlara Allah’ı
anlatıp, tanıtan kim vardır? Tarihe baktığımız zaman Peygamberimiz
dışında buna uygun tek bir önemli şahsiyet bile yoktur. Tüm bunlara
karşın İncil’de Hz. İsa’nın kendinden sonra geleceğini söylediği “
Periclytos” kelimesinin manasının Peygamberimiz’in isminin manası ile
aynı olması tesadüf olabilir mi? Yuhanna İncil’inde geçen
“Parakletos”un Kutsal Ruh(Cebrail) diye açıklanmaya çalışılmasını
eleştiren Prof. Dr. Maurice Bucaille bu anlayışı reddederek
“Parakletos”tan kastın Hz. İsa’dan sonra gelecek Hz. İsa
gibi bir Peygamber olduğunu söyler: “Burada öne sürülen insanlara
bildirme işi hiçbir surette Kutsal Ruh’un işlerinden olan bir ilhamdan
ibaret değildir. Aksine kendisini belirleyen Yunanca kelimedeki yayma
kavramı sebebiyle, onun açıkça maddi bir niteliği vardır. Şu halde
Yunanca “Akouo” ve “Laleo” Şilleri bir takım maddi işleri ifade ederler
ve bu Şiller ancak işitme ve konuşma organlarına sahip bir varlıkla
ilgili olabilirler. Dolayısıyla bu Şilleri Kutsal Ruh’a uygulamak
mümkün değildir... Öyleyse Yuhanna’nın Paraklet’inde, Hz. İsa gibi
işitme ve konuşma kabiliyetlerine sahip olan bir insan görmek, mantığın
götürdüğü bir sonuç sayılmalıdır. Yunanca metin bu özellikleri kesin
olarak gerektirmektedir. Demek ki Hz. İsa kendisinden sonra Allah’ın
yeryüzüne bir başka insan göndereceğini ve Yuhanna’ya göre onun
rolünün, bir cümleyle söylemek gerekirse Allah’ın kelamını işiten ve
onun mesajını insanlara tebliğ eden bir Peygamber’in rolü olacağını
haber vermektedir. Şimdi elimizde mevcut metinde bulunan Kutsal Ruh
kelimeleri tamamen kasti olarak sonradan yazılmış bir ilaveden ileri
gelmektedir. İlavenin gayesi Hz. İsa’dan sonra bir Peygamber’in
geleceğini haber veren bir kelimenin ilk anlamını değiştirmektedir.
Çünkü buna inanmak Hz. İsa’nın son Peygamber olmasını isteyen gelişme
halindeki Hıristiyan cemaatlerinin öğrettikleriyle çelişki ortaya
çıkarıyordu.” [Prof. Dr. Maurice Bucaille, Tevrat, İnciller, Kuran-ı
Kerim ve Bilim, sayfa 127]
YALANCI VE GERÇEK PEYGAMBERLER

Peygamberimiz’in gerçek peygamber mi, sahte peygamber mi olduğunu merak
edenler Hz. İsa’nın İncil’deki şu kriterini uygularlarsa gerçeği
görebilirler:

Yalancı Peygamberlerden sakının. Onlar size koyun postu içinde
yaklaşırlar ama içten yırtıcı kurtlardır. Onları yaşam ürünlerinden
tanıyacaksınız. Hiç dikenlerden üzüm, kenpellerden incir toplanır mı?
Her iyi ağaç iyi ürün verir. Çürük ağaç ise kötü ürün verir. İyi ağaç
kötü ürün vermediği gibi, çürük ağaç da iyi ürün vermez. İyi ürün
vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır. Demek ki onları yaşam
ürünlerinden tanıyacaksınız.

İncil- Matta 7,15-20

Görüldüğü gibi Hz. İsa Peygamberlik iddia edenleri tanımada şu kriteri
veriyor: Verilen ürüne bak ve yalancı ile doğru söyleyeni ayırt et.
Oysa kendisinden sonra hiç Peygamber gelmeyecek olsaydı Hz. İsa: “
Benden sonra Peygamber gelmeyecektir, benden sonra kim Peygamberlik
iddia ederse o yalancıdır.” diye çok kestirme bir şekilde bu sorunu
halledebilirdi. Hz. İsa’nın yalancı ve doğru Peygamber’i ayırt etmede
tavsiye ettiği yöntem başlı başına Hz. İsa’dan sonra Peygamber
geleceğine yeterli delildir. Hz. İsa’dan sonra Peygamber gelecek olması
ise Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Peygamberliğine yeterli delildir.
Çünkü Hz. İsa’dan sonra gelip de Allah’a inanan, Allah’a güvenen,
Allah’ı seven bir topluluğun oluşması gibi muazzam bir ürün sadece ve
sadece Peygamberimiz’in sayesinde alınmıştır. Nitekim Kuran’da Hz.
İsa’nın Peygamberimiz’i Ahmed ismiyle müjdelediği geçer.(Ahmed ismi
Muhammed ismi ile aynı köke sahiptir ve aynı manadadır. Kuran’da
Peygamberimiz birkaç yerde Muhammed ismiyle anılmasına karşın, sırf
aşağıdaki ayette Ahmed ismiyle anılır. Acaba Allah’ın bununla bir
hikmeti de mevcut İncil’lerde geçen, Peygamberimiz’in isminin manasında
kullanılan kelimelere bakmamızı istemesi olabilir mi? Doğrusunu Allah
bilir.)

Hani Meryem oğlu İsa da “Ey İsrail oğulları, ben sizin için Allah’ın
elçisiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonraki ismi
Ahmed (övülmüş, öven) olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim.” demişti.

61- Saff Suresi 6

Tüm bu açık gerçeklere ve Tevrat’taki, İncil’deki işaretlere rağmen;
Tevrat ve İncil’in tasdiklediğini hahamlar, papazlar örtbas etmek için,
saptırmak için yarışmışlardır. İncil’de tariŞ olmayan Katoliklik,
Ortodoksluk mezhepleri, Roma’daki Papa veya başpiskopoz
beyefendilerin(!) görüşleri ne yazık ki halk için Tevrat ve İncil’in
görüşlerinden daha önemlidir. Biz bu Papalar’a ve Başpiskoposlara;
Katolik ve Ortodoks mezheplere çok kızarız. Ama Sunni ve Şii
mezhepleri, hadisleri, mezhep imamlarını çok severiz! Hz. İsa Katolik
miydi? Yoksa Ortodoks muydu? diye haklı sorular sorarız. Fakat
Peygamberimiz’in Sunni, Hanefi veya Şii, Caferi olup olmadığı sorusunu
hiç sevmeyiz! Biz bu lahana turşusunu yedikçe perhizimizden ne kadar
hayır gelebilir? Millete verdiğimiz aklı bir de kendimizi düzeltmek
için kullanabilsek!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hazandefteri.yetkinforum.com

Hıristiyan ve musevilerden ibret almak

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RADYOMUZ YAYINDA ! :: Manevi Diyarımız :: Manevi Diyarımız :: Genel Konular -
Yeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar