RADYOMUZ YAYINDA !
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

RADYOMUZ YAYINDA !

Duygularınızı Paylaşabileceğiniz Nezih Bir Ortam
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Bazı önemli hadis uydurucuları

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
Admin
admin
admin
Admin


Erkek
Yaş : 51 Kayıt tarihi : 28/12/08 Mesaj Sayısı : 340 Nerden :

Bazı önemli hadis uydurucuları Vide
MesajKonu: Bazı önemli hadis uydurucuları Bazı önemli hadis uydurucuları EmptyPtsi Ocak 26, 2009 11:54 pm

EBU HUREYRE’YE GÜVENİLMEZSE TÜM HADİS KİTAPLARI GÜVENİLMEZ OLUR

Ebu Hureyre’nin Müslüman olmadan önceki hayatı hakkında kendi
anlattıklarından başka bir şey bilinmez. Müslüman olduktan sonra
fakirliğinden dolayı Ashabı Suffe’den olduğu bilinir. Müslim’in
Fezailus Sahabe’deki 159. Bölüm’ünde Ebu Hureyre’nin sırf karın
tokluğuna Peygamber’le beraber olduğu anlatılır. İbn Hazm sırf Baki bin
Mahled’in müsnedinde Ebu Hureyre’ye ait 5374 hadis olduğunu söyler.
Buhari bunlardan 446’sını kitabına almıştır.

Ebu Hureyre’nin anlattıklarından, en çok korktuğu kişinin Hz. Ömer
olduğunu görüyoruz. Hz. Ömer’in Ebu Hureyre’yi hadis naklinden dolayı
tehdit ettiği ve tartakladığı hadis kitaplarında anlatılır. Ebu
Hureyre: “Size naklettiğim şu hadisleri Ömer zamanında anlatsaydım
değneği ile beni döverdi.” der (Ez Zehebi – Tezkiretul-Huffaz). Ebu
Hureyre’nin şöyle dediği geçer: “Ömer ölünceye kadar Allah’ın Resulu
buyurdu diyemezdik.”(Müslim, Sahihi Müslim, 1. cilt, sayfa 34).
Müslim’i eğer görebilseydik kendisine şöyle sorardık: Ey Müslim, sen
Sahihi Müslim diye tüm hadislerinin doğru olduğunu iddia ettiğin bir
kitap yazdın, cerh ve tadille kitabında hadis nakledenleri incelediğini
söyledin. Ebu Hureyre’yi kendin de görmemene rağmen, onu gören ve
halife olan Hz. Ömer’in onu yalancılıkla ithamını, Ebu Hureyre’nin
şüpheli bir şahıs olması için neden yeterli görmedin? Demek ki senin
sahih dediğin hadisler bu kadar sağlam temellere dayanıyor. Ne yazık ki
Müslim de tüm sahabenin yıldızlar gibi olup, hangisine olursa olsun
uyulabileceği şeklindeki asılsız inanca kanmış. Veya Ebu Hureyre ve
diğerlerine gerçekte sıkı ölçüler uygulasa elinde hiçbir hadis
kalmayacağını gördüğü için ve de özellikle Ebu Hureyre’den hatırı
sayılır derecede çok hadis geldiği için, bu açık gerçekleri
görmezlikten gelmiş. Ebu Hureyre’yi yalancılıkla suçlayan bir tek Hz.
Ömer değildir. Hz. Aişe’nin de onu defalarca suçladığını Ebu Hureyre’ye
sahip çıkan hadis kitaplarında bile görebiliriz. Hz. Aişe Ebu
Hureyre’ye: “Sen Peygamber’den duymadığım hadisler rivayet ediyorsun!”
dediğinde ona edepsizce bir cevap verir: “Ayna ve sürme seni
Peygamber’le ilgilenmekten uzak tuttu.”(Zehebi, Siyeru Alemin Nubela 2.
cilt, sayfa 435). Hz. Ali şöyle demiştir: “Yaşayanlar arasında Allah
Resulu’na en fazla yalan isnad eden Ebu Hureyre’dir.”(İbni Ebul Hadid,
Şerhu Nehcul Belağa, 1. cilt, sayfa 360). Yine Hz. Ali onun “Sevgili
dostum bana haber verdi ki” diye Peygamber’den bahsettiğini duyunca:
“Peygamber ne zaman senin sevgili dostun oldu?” demiştir. İbn Mesud
gibi meşhur bir sahabe ise onun “Ölü yıkayan ve taşıyan kişi abdest
alsın.” sözünü kabul etmeyerek hakkında ağır sözler söylemiş ve sonra
şöyle demiştir: “Ey insanlar, ölülerinizden dolayı necasete (pisliğe)
bulaşmazsınız.”
ATIN KANDIRILMASI HZ. ÖMER’İN KÖTEĞİNDEN DAHA MI ÖNEMLİ?

Hadisçilerin hadis nakledilen kişilerin doğruluğunu tespit etmek
hususunda ne kadar titiz oldukları şu hikayeyle anlatılır: “Meşhur bir
hadisçi, kendisinden hadis naklettiği bir kişiyi görmek için onun
bulunduğu yere seyahat etmiş. O yere vardığında, bu kişinin atına
yiyecek verecekmiş gibi yapıp atı çağırdığını ve sonunda ata yiyecek
vermediğini görmüş. Atı kandıran insanları da kandırabilir diye onun
naklettiği hadisi almamış.” Bu hikayeyi dinleyen bizlerin
“Aman hadisçiler ne titizmiş!” deyip, onların yalancı hiç kimseden söz
almadıklarını, böylece naklettikleri hadislerin ne kadar güvenilir
olduğunu görmemizi umarlar. Buraya kadar birçok yerde hem sebebi, hem
de sonucu ile hadislerin nasıl uydurmalarla karıştığını gösterdik.
İleri sürülen bu mantık hiç şüphesiz geçersizdir. Yüzbinlerce hadisten
hadislerini seçtiğini söyleyenlerin bu şundan, şu ondan, o öbüründen
şeklinde giden hadislerin nakilcilerinin önemli kısmı hadis kitapları
toplandığında vefat etmişti. Geri kalanların çoğu ise İslam
coğrafyasının dört bir yanına dağılmıştı. Bunların hepsini ziyaret
etmek ve doğru sözlü olduklarını tespit etmek özellikle o dönemin
ulaşım şartları düşünülürse mümkün değildir. Ziyaret mümkün olsaydı
bile, bu kısa ziyaretler bir insanın ne kadar doğru sözlü olduğunu
tespit için elbette ki yetersizdir. Herhalde her hadisçi atını kandıran
bir hadis nakilcisini tespit edecek kadar şanslı değildi! Bizim
örneğimiz olan Ebu Hureyre’ye gelecek olursak; atını kandıran hadis
nakilcisini kabul etmemekle hava atan hadisçiler, Hz. Ömer ve Hz. Ali
gibi iki halifenin yalancılıkla itham ve dayaklarına, Peygamber’in
hanımı Hz. Aişe’nin bu şahsın izahlarını reddine rağmen nasıl kendisini
kabul ediyorlar? Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Aişe’nin bu tavırları atın
kandırılmasından daha mı az önemli?

Hz. Ömer’in Ebu Hureyre’yi atadığı valilikten hırsızlıkları nedeniyle
geri çağırttığı anlatılır. Hz. Ömer Ebu Hureyre’ye hitaben: “Seni
Bahreyn’e vali yaptığımda ayağında bir çift ayakkabı yoktu. Sonra
duydum ki sen 1000 dinara, 600 dinara atlar satın almışsın. Sen
Bahreyn’in en ücra köşesinden, insanlar vergilerini, Allah ve
Müslümanlar için değil de, senin için versinler diye mi geldin?” der
(Zehebi, Siyer). Ebu Hureyre’nin bizzat kendisinin aktardığı bir
hadiste ise Hz. Ömer ona şöyle demiştir: “Ey Allah’ın ve Kitabının
düşmanı! Allah’ın malını çaldın değil mi? Yoksa senin on bin dinarın
nereden olacak?” (İbni Sa’d, Tabakat, 4. cilt, sayfa 59). Ne yazık ki
Ebu Hureyre Hz. Ömer’in kendisine çıkışmalarını böyle anlatır, ama
hadisçiler Hz. Ömer’in bu çıkışlarına rağmen Ebu Hureyre’yi birinci
dereceden güvenilir kabul edip, en çok hadisi ondan naklederler. Bir de
cerh ve tadil ilmiyle güvenilmeyen hiçbir kimseden hadis
nakletmediklerini söylerler. Hz. Ömer’in “Allah’ın ve Kitabı’nın
düşmanı” ilan ettiği şahsı en güvenilirler arasında kabul eden
hadisçilerin, cerh ve tadil uygulamalarının ne kadar titizlikle
yapıldığı görülmektedir.
EMEVİLER EBU HUREYRE’NİN ALTIN ÇAĞIYDI

Hz. Ömer’in ve daha sonra Hz. Ali’nin öldürülmelerinden sonra Emeviler
dönemi Ebu Hureyre’nin altın çağı olmuştur. Emeviler Ebu Hureyre’ye el
Akik’te bir köşk inşa edip arazi vermişlerdir. Muaviye dönemindeki bu
ikramlara karşılık İbni Kesir’in el Bidaye ve’n Nihaye eserindeki şu
hadisler Ebu Hureyre’nin nasıl karşılık verdiğini göstermektedir:

Ebu Hureyre rivayet eder ki: “Allah’ın Resulu Muaviye’ye bir ok verdi
ve şöyle dedi: Bu oku al ve cennette beni onunla karşıla!”

Ebu Hureyre’den yine şu hadis rivayet edilmiştir: “Allah’ın Resulu şunu
derken duydum: Allah vahyini üç kişiye emanet etti: Ben, Cebrail ve
Muaviye”

Tüm bu delillere rağmen “Her sahabe doğrudur” yanlış inancının
hadisçileri sürüklediği nokta ortadadır. Ebu Hureyre kimdir ki,
Peygamber’in en yakınlarının bile nakletmediği en garip uydurmaları
Peygamber’le az görüşmesine rağmen nakletmiştir. Örneğin şu garip hadis
Ebu Hureyre’den gelen mantıksız hadislerin yüzlercesinden biridir:

Ebu Hureyre Peygamber’in kendisine şunu dediğini nakleder: “Ölüm meleği
Musa’ya gönderildi. Musa’nın yanına gelince O ona vurdu. Melek Rabbinin
yanına döndü ve şöyle dedi: Beni ölmek istemeyen birisine gönderdin.
Allah Musa’nın kör ettiği meleğe gözlerini verdi ve şöyle dedi: “Git ve
ona elini bir öküzün üzerine koymasını söyle. Elinin kapladığı yerdeki
kıl sayısınca ona yıl olarak ömür verildi!” Melek: “Evet, Rabbim. Sonra
ne olacak?” Allah: “Sonra, ölüm” dedi.”

Ne yazık ki Ebu Hureyre’yi kurtarma derdinde olanlar bir yandan böyle
bir mantıksızlığı İslam’a fatura edip zarar veriyorlar, diğer taraftan
Ebu Hureyre’yi kırmamak için Hz. Musa’yı Allah’ın takdirinden kaçan,
meleğin gözüne tokat atıp kör eden bir insan olarak gösteriyorlar. Ebu
Hureyre’ye bir çok sahabe (Peygamber’i gören Müslüman) muhalefet
etmiştir. Örneğin Ebu Hureyre’nin “Av ve çoban köpekleri dışındaki
köpekleri öldürün” hadisine tarla köpeklerini de eklemesi üzerine İbni
Ömer, Ebu Hureyre’nin tarlaları olduğu için böyle bir yalanı
uydurduğunu söylemiştir (Cemal Sait Aktaş, Hadis Kritiği Makalesi).

Ebu Hureyre’den nakledilen hadislerin eleştirisine bu kitabı ayırsak
başka bir şey yazmaya yer kalmaz. Ebu Hureyre’nin geleneksel İslam için
önemini, bu yapının en ateşli savunucularından ve ülkemizde en çok
satan gelenekçi, hadisçi İslam’ın kitaplarından Saadeti Ebediye- Tam
İlmihal kitabının yazarı Hüseyin Hilmi Işık şöyle anlatmaktadır: “Ebu
Hureyre’yi inkar eden şeriatın yarısını inkar eder, çünkü hükümlerin
çıktığı hadislerin yarısını Ebu Hureyre nakletmiştir.” Bize göre
itiraf, Hüseyin Hilmi Işık Bey’e göre şeriata sahip çıkma olan bu söz,
neden Ebu Hureyre’yi bir alt başlık yaptığımızın sebebidir. Allah’a
şükür ki dinimiz tek başına yeterli olan Kuran’dadır ve ne Ebu
Hureyre’nin, ne de başkalarının hadislerine ihtiyacımız yoktur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hazandefteri.yetkinforum.com
Admin
admin
admin
Admin


Erkek
Yaş : 51 Kayıt tarihi : 28/12/08 Mesaj Sayısı : 340 Nerden :

Bazı önemli hadis uydurucuları Vide
MesajKonu: Geri: Bazı önemli hadis uydurucuları Bazı önemli hadis uydurucuları EmptyPtsi Ocak 26, 2009 11:54 pm

İSRAİLİYAT VE MEŞHUR UYDURUCULARI

Özellikle Yahudilikten İslam’a geçenler, Yahudilikteki birçok hikayeyi,
uydurmayı hadis adı altında İslam’a taşıdılar. Bunu İslam’ın saşığını
bozmak için yaptıkları görüşü hakim olsa da, eski adetlerinden, eski
dinlerindeki inançlardan kurtulamayıp, kendilerince katkı sağlamak veya
dinimizi Yahudileştirmek gibi niyetlerle de yaptıkları düşünülebilir.
İbni Haldun, Mukaddime adlı eserinde konuyla ilgili şu açıklamaları
yapar: “Hadis nakil tefsirleri yanlış doğru, makbul merdud her şeyi
içeriyordu. Bunun sebebi şuydu; Araplar ne kitap, ne de ilim ehlinden
değillerdi. Onlara hakim olan yaşam tarzı bedevilik ve cahillikti.
Yaratılışın esrarı, kainatın durumu, v.b. konularda bir şey öğrenmek
istediklerinde bunu kendilerinden önce Kitap verilenlere sorarlar ve bu
konularda onlardan yararlanırlardı. Bunların aralarında Kab el Ahbar,
Vehb İbni Münebbih, Abdullah bin Selam vardı. Hadis nakilli tefsirler
bu tür kişilerden yapılan nakillerle dolmuştur. Tefsirciler bu hususta
gevşek davranmış ve tefsirlerini bunların nakilleriyle
doldurmuşlardır.” İbni Haldun’un dediğini günümüzde Türkçe’ye çevrilen
birçok tefsirde görebiliriz.
KAB EL AHBAR’A DAYANDIRILAN DİN

Kab el Ahbar İsrailiyat’ı, Yahudi uydurmalarını dinimize en çok sokan
kişidir. Peygamberimiz’in vefatından sonra Hz. Ebubekir veya Hz. Ömer
dönemlerinden birinde İslam’a girdiği söylenir. İsrailiyat hakkındaki
bilgisi ve bitmek tükenmek bilmeyen hikayeleri onu, devrinde ilgi odağı
haline getirmiştir. Peygamber’e iftira ederek söylenen hadislerin
birinde “İsrailoğullarından hadis naklinde bulunun, bunda zarar
yoktur.” denir. Bu hadisi Abdullah bin Amr’ın naklettiği söylenir.
Tırmizi, Ebu Davud, Buhari bu hadise yer vermiştir. Birazdan
göreceğimiz gibi Abdullah bin Amr, Kab el Ahbar’ın talebelerindendir.
Uyduracakları binlerce İsrailiyat’tan önce bu hadisi uyduranlar, daha
sonraki uydurmalarını buna bina etmişlerdir. Kab el Ahbar bunların en
önde gelenidir. Kendisi yalnız hadis nakil etmekle kalmamış, daha evvel
incelediğimiz Ebu Hureyre’ye, bunun yanında Abdullah bin Amr, İbni
Ömer, İbni Abbas gibi şahıslara da ders vermiştir. Böylece uydurmaların
yayılması için bu şahısları da kullanmıştır. Ebu Hureyre’ye karşı çıkan
Hz. Ömer, aynı tavrı Kab el Ahbar’a da göstermiş ve onu sürgünle tehdit
etmiştir. Hz. Ömer’in öldürülmesine kadar fikriyatını yaymakta güçlük
çeken Kab Hz. Ömer’in vefatıyla kısmen ferahlamıştır. Kab’ın tüm bu
hareketlerini anlatan Mahmud Ebu Reyye, Kab’ın Hz. Ömer’in
öldürülmesinde parmağı olduğunu söyleyerek şu izahları yapar: “Hz.
Ömer’in bu dahi Yahudi’yi akıllıca ve ısrarlı bir şekilde izlemesi ve
ileride de göreceğimiz üzere bir takım çirkin emellerinin farkına
varmasına rağmen sonunda o dehasının gücüyle Hz. Ömer’in uyanık ve iyi
niyetli oluşuna galebe çalmış, gizli ve açık tuzağını kurmaya devam
etmiştir. İş Hz. Ömer’in katledilmesine kadar varmıştır. Elde varolan
verilerin hepsi bu olayın gizli bir cemiyetçe tertiplenmiş olduğunu
göstermektedir. Büyük deha Kab’ın da üyelerinden biri olduğu bu
cemiyetin başkanı Hürmüzandı. Malum olduğu üzere Hürmüzan Huzistan’ın
kralıydı ve Medine’ye esir olarak getirilmişti. Hz. Ömer’i katletme
görevi ise Ebu Lülüe’ye verilmişti.” (Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi
Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 171).

Mahmud Ebu Reyye’nin İbni Kesir’den alıntılarla anlattığı bu ihtimalin
kesin olarak doğru olduğunu savunacak durumda değiliz. Fakat Hz.
Ömer’in hadisten men ettiği ve ihtimal dahi olsa Hz. Ömer’in ölümünde
parmağı olan bir kişiden ve onun ders verdiği Ebu Hureyre, Abdullah bin
Ömer, İbni Ömer ve diğer şahıslardan
hadis nakli ne kadar sağlıklı olabilmiştir? Tüm bu şahıslardan
İsrailiyatı ve diğer hadisleri nakil edenlerin bu konudaki titizliği
güvenilir midir? Bu şahıslarda yanılan hadisçilerin, diğer şahıslarda
yanılıp yanılmadıklarına nasıl karar verebiliriz? Apaçık Kuran dururken
ve Kuran tek başına yeterliyken hala bu hadislerden medet ummak dine
yapılan zulüm değil midir? Bu sorulardan sonra Kab’a geri dönersek, Kab
kaynaklı uydurmalar dünyanın yaratılışı, ahiret manzaraları, Şam
şehrinin önemi ve daha bir çok konuda kendini göstermiştir.
KAB KAYNAKLI UYDURMALARA ÖRNEKLER:

Bir adam Kab’la karşılaştı. Kendisine selam vererek dua etti. Kab ona
“Kimlerdensin?” diye sordu. Adam “Şamlılardanım” diye cevap verdi. O
zaman Kab şöyle dedi “Belki de sen Şamlıların arasından çıkacak ve
hesaba ve azaba uğratılmayacak yetmiş bin askerden birisin!

İbni Asakir-Tarih-1/57

Kab dedi ki: Allah yeryüzüne baktı ve şöyle dedi; “Senin bir bölümüne
dokunacağım.” Dağlar O’na koşuştu. Kaya aşındı. Allah bu yüzden onlara
teşekkür edip ayağını üzerlerine koydu!

Mahmud Ebu Reyye Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması 185

Hesap için diriltilme ve hesap, Beytul Makdis’ten olacaktır. Beytül Maktis’te gömülü olan azaba uğratılmayacaktır.

Mahmud Ebu Reyye Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması 185

Kab’ın uydurduğu tefsir ve diğer kitaplara giren buna benzer
uydurmaların bir kısmı kendisinden nakledilse de, talebeleri
aracılığıyla nakledilenler doğrudan kendisinden alınanlardan çoktur.
Ebu Hureyre’ye destek veren Muaviye, Kab’a da destek vermiş ve ona
kıssa anlatmasını emretmiştir (İbni Hacer, İsabe 5/323).
VEHB İBNİ MÜNEBBİH

Kab her ne kadar İsrailiyat kaynaklı uydurmalarda bir numaraysa da,
onun hemen ardından Vehb İbni Münebbih gelir. Kendisi birçok sahabeye
atışa hadis nakletmiş, Ebu Hureyre, İbni Ömer, İbni Abbas da
kendisinden hadis nakletmişlerdir. Ahmed Emin şöyle der: “Sıret
kitapları, en eski ve en güvenilir olanları da dahil hurafe ve
İsrailiyat’tan arınmış değildir. Tam aksine bunların kronolojik sırada
en önce gelenleri İsrailiyat’la en fazla doldurulmuş olanlarıdır. İlk
ve en güvenilir kaynak sayılan İbni İshak’a bakalım. Bu zatın esas
kaynaklarından biri de Yahudilikten İslam’a geçen Vehb İbni
Münebbih’tir. İbni İshak’ın ayrıca Hıristiyan ve Mecusi kaynaklardan da
büyük ölçüde yararlandığı bilinmektedir.” (Ahmed Emin, Duhaul İslam, 2.
cilt, sayfa 311). Ne yazık ki herkes Ahmed Emin’in tahlil ettiği gibi
Vehb’i tahlil edememiş ve bol hadis nakletmek uğruna doğrudan veya
dolaylı olarak aşağıdaki gibi uydurmaları Vehb’den nakletmişlerdir.
Arşı dört melek omuzları üzerinde taşırlar. Her birinin dört yüzü
vardır: Öküz yüzü, aslan yüzü, kartal yüzü ve insan yüzü. Her birinin
dört kanadı vardır. Bunların ikisi yüzünü kaplar ve arşa bakıp
yanıvermesini engeller. Onun azameti gökleri ve yerleri kaplamıştır.

Malti-Kitab et Tenbih sayfa 99

Reşid Rıza, Kab ve Vehb ikilisinin dine zararlarını ve uydurmalarını
şöyle anlatır: “İsrailiyat rivayet eden ve Müslümanları kandırıp
aldatanların en şerlileri bu ikisidir. Yaratılış, tekvin, Peygamberler,
geçmiş ümmetler, Fitneler, kıyamet ve ahiret meseleleriyle ilgili
olarak tefsir ve tarih kitaplarında yer almayan hiçbir hurafe yoktur ki
üzerinde bu ikisinin imzası olmasın. Bu kişilerin rivayetleri arasında
Tevrat ve diğer Semavi kitaplara dayandırdıklarını iddia ettikleri
nakiller bu kitaplarla çeliştiğinden dolayı, bir çoklarının yalan oluşu
hususunda kesin hükme vardık. Kuşkusuz önceki alimlerin bunların
farkına varması mümkün değildi. Zira onlar Ehli Kitabın kitaplarına
muttali olamamışlardır. Kuşkusuz bu iki Yahudi’nin rivayetlerinin çoğu
İsrailiyat kaynaklı hurafeler olup, tefsir ve diğer sahalarda yazılmış
kitapları bulandırmışlardır. Bunlar sayesinde İslam düşmanı mülhidler,
İslam’ın da diğer dinler gibi hurafeler ve evham dini olduğunu iddia
etmişlerdir.” (Reşid Rıza, Mecelletül Menar).
MESİHHİYAT VE MEŞHUR UYDURUCULARI

Dinimize sokulan uydurmaların kaynaklarından biri Yahudi kaynaklı
İsrailiyat olduğu gibi, bir diğeri de Hıristiyan kaynaklı
Mesihhiyat’tır. Mesihhiyat kaynaklı uydurucuların en önemlileri Temim
ed Dari ve İbni Cureyc’dir. Deccaliyet, şeytan, ölüm meleği, cesas,
cennet ve cehenneme dair izahlar, Hz. İsa hakkında uydurmalar
Mesihhiyat’tan dinimize devşirilen en önemli uydurmaların başında
gelir. Mesihhiyat kaynaklı uydurmalara aşağıdaki hadisleri örnek
gösterebiliriz:
Allah Resulü halkı topladıktan sonra şöyle dedi: Allah’a yemin ederim
ki sizi korkutmak veya bir şeye teşvik etmek için toplamadım. Sizi
şunun için topladım. Temim ed Dari bir Hıristiyandı. Sonra gelip bana
biat ederek Müslüman oldu ve bana şunu anlattı: O iğrenç cüzzamlı otuz
kişiyle bir deniz gemisine binmiş, yolda bir ay dalgalarla boğuştuktan
sonra denizin ortasında bir adaya ulaşmışlar. Güneşin battığı yerde yer
alan bu adaya girdiklerinde kendileri kıldan önü arkası ayırt
edilemeyen bir hayvan karşılayıp şöyle demiş: Ben Cesase’yim. Sonra
onlara manastırdaki bir adamı görmelerini önermiş. Temim ve arkadaşları
manastıra girdiklerinde yaratılışça daha önce hiç görmedikleri kadar
iri ve topuklarından boynuna kadar her yeri demirle bağlı bir adam
görmüşler. Adam, onların hikayesini ve Arap olduklarını öğrenince
kendilerine birçok soru sormuş. Temim ve arkadaşları da onu
cevaplıyorlarmış. Sonunda: “Bana ümmilerin Peygamber’inden haber verin
ne yaptı?” demiş. Bunlar da “Mekke’den çıkıp Medine’ye yerleşti.”
demişler. O “Araplar onunla savaştı mı?” diye sorduğunda “Evet”
demişler. O zaman o “Peygamber onlara nasıl bir muamelede bulundu?”
diye sormuş. Bunlar da “Karşısında bulunan Arapları hezimete uğratarak,
kendisine itaat etmelerini sağladı.” cevabını vermişler. O zaman demiş
ki: “Size kendimden bahsedeyim, ben Mesih’im, bana izin verilme zamanı
yaklaştı. Çıktığımda kırk günde yeryüzünü dolaşıp, Mekke ve Medine
dışında kırk gece içinde uğramadık köy bırakmayacağım. O iki şehirse
bana haram kılınmıştır. Onlardan birine girmek istediğimde elinde kılıç
olan bir melek beni karşılar ve bana engel olur. Bunları zikrettikten
sonra Peygamber’imiz asasını minbere vurarak şöyle dedi: İşte Medine,
işte Medine, işte Medine.”

Müslim-Şten 119/Ebu Davud-K. Melahım 15
İbni Mace-K. Şten 33

Bu hadis Müslim, Ebu Davud, İbni Mace gibi Sunni düşüncenin tartışılmaz
ilan edilmiş eserlerinde geçiyor. Okuduğunuz bu hadisi Müslim’de
geçtiği için reddeden kafir oluyor, kabul eden ise sünnete, hadise,
Peygamber’e bağlı kişi oluyor. Bir de bu hadislere inananlar; bunları
inkar edenleri Peygamber düşmanı, kabul edenleri ise Peygamber aşkıyla
yanıp tutuşan (!) kişiler olarak ilan ediyorlar. Diğer bir Mesihhiyat
kaynaklı uydurma hadisi daha inceleyelim:

Şeytan her insanı doğarken yaralar. Ancak Meryem oğlu İsa’yı yaralayamamış, yaralamak için gittiğinde onun örtüsüne vurmuştur.

Buhari-K. Bedul Halk 11- Hanbel 2/523

Yukarıdaki hadisle Hz. İsa yüceltilirken, Peygamberimiz’in de içinde
olduğu diğer insanlar şeytan tarafından yaralanmış ilan edilirler. Bu
hadisten sonra Peygamberimiz’in, kalbindeki şeytanın darbesinden
kurtulmak için melekler tarafından beş defa ameliyat edilip kalbindeki
siyah pıhtının çıkarıldığına dair yakışıksız hadisler de nakledilir.
Kimin tarafından? En doğru hadis kitabı Buhari ve Hanbeli mezhebinin
kurucusu Hanbel tarafından! Yine de ısrarla savunulan şudur: Hadisleri
inkar eden Peygamber’i inkar eder. En doğru hadis kitabı ise
Buhari’dir! İşte en doğru hadis kitabının hadisi! İşte Kuran dışında
başka hadis (söz) arayanların düştüğü durum!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hazandefteri.yetkinforum.com

Bazı önemli hadis uydurucuları

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RADYOMUZ YAYINDA ! :: Manevi Diyarımız :: Manevi Diyarımız :: Genel Konular -
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar